Çocuklarımızın sağlıklı bir ruh ve kişilik yapısına sahip olabilmeleri için anne-babalara çok büyük görevler düşmektedir. İdeal anne-babayı tanımlamak oldukça zordur. Belki de ulaşılamadığı için. Ancak; başarılı anne-babalar hep var olagelmiştir: Çocuğun gereksinimlerini sezen, onlara uygun yanıtlar veren, aşırı hoş görülü ya da katı olmayıp, çocuğa karşı esnek bir yaklaşım içinde olan, davranışlarında belirli bir süreklilik ve kararlılık bulunan, karşı çıkmadan önce her zaman çocuğun isteklerini dinleyen anne-babalar… Yine çocuğun kendi kendisini denetlemesine ortam hazırlayan, çocuktaki sorumluluk duygusunu geliştiren, olayların sonuçları ile onları (gerekli dersi almaları için) baş başa bırakan, onlara hak ve özgürlüklerinin sınırını öğreten, çocuklarına korku silahını çevirmeksizin, kendi kendilerini disipline eden ve düşüncelerini özgürce anlatabilen birer birey olarak yetişmelerine imkan hazırlayan anne babalar… Çocuklarımızı yetiştirirken nelere dikkat etmeliyiz? • Her şeyin en iyisini en mükemmelini istemek yerine onların çabalarını desteklemeliyiz. Çocuğun kendine güven duygusunu; çocuğun çabasını överek yükseltmeliyiz. Birbirinden farklı ilgi ve yetenekleri olan çocuklarımızın istediğimiz her alanda başarılı olmalarını beklemek çocuğun daha fazla baskı hissetmesine neden olur. • Çocukları şartsız olarak sevmeliyiz, bunu da kendilerine hissettirmeliyiz. Çocuğun “ başarılı oldukça sevileceğini düşünmesi ” nin geri dönüşü zor yanlışlara yol açacağını unutmamalıyız. • Çocuklar zaman zaman kızgınlık, hayal kırıklığı, öfke, gerilim, kaygı, üzüntü… gibi olumsuz duygular gösterebilirler. Onların duygularını anlamalı ve kabullenmeliyiz. Duygularını ortaya koymada ne kadar rahat olurlarsa ilerideki ilişkilerinde de o kadar samimi ve açık olacaklarını bilmeliyiz. • Çocuklara herkesi memnun edemeyeceklerini bildirmeliyiz. Eğer haklı olduklarına inanıyorlarsa direnmelerini öğretmeliyiz. • Hataların doğal ve kaçınılmaz olduğunu, hataların olabileceği ve onlardan dersler çıkarılabileceği gerçeğini vurgulamalı ve böylece çocuğun kendini iyi hissetmesi ve özgüvenini artırmasını sağlamalıyız. • Bütün çocuklar ilgi isterler. Anne-Babalar genellikle çocukları, yanlış bir şeyler yapana kadar beklemekte ve o zaman onlara ilgi göstermektedirler. Bu; olumsuz davranışları istemeyerek de olsa pekiştirmektedir. Bunun yerine çocukları güzel şeyler yaptıklarında ödüllendirerek, onaylanmayan davranışları göstermediği zamanlarda överek ilgilendiklerini göstermelidirler. • Anne-Babalar davranışlarında bir düzen ve tutarlılık içerisinde olmalıdırlar. Yoksa; bu durum çocuklarda çeşitli davranış bozukluklarına yol açabilir. Kural koyduysanız ve bunun etkilerini görmek istiyorsanız söylediklerinizi uygulamaya çalışın. İyi çocuklar bu tür ev ortamlarında yetişirler. Tutarlı bir düzen çocuğa korunma, güven ve kontrol duygusu kazandırır. • Etkili iletişim, çocuklara değer vermeyi, problemleri çözmeyi ve başkalarıyla iyi geçinmeyi öğretmek için temel bir kuraldır. Çocuklarla iletişimin açık ve etkili olması için; anne- babalar, tam ve samimi bir ilgiyle onları dinlemeyi istediklerini hissettirmelidirler. • Çocuklar problemler, ikilemler ve engellerle karşılaşabilirler. Bu yaşamın kaçınılmaz bir parçasıdır. Bunları; önemsemeyerek, nasihat ederek, suçlayarak, teselli etmeye çalışarak…vb. bize bağımlı olmaya teşvik edici yollarla değil, bağımsız ve kendi kendine yeterli olmasını öğreterek çözmeye çalışmasına yardımcı olmalıyız. • Otoriter ailelerde, çocuklar genelde öfke, hayal kırıklığı ve kırgınlık içerisinde olmakta, isyana ve büyük güç çatışmalarına neden olan duygulara kapılmaktadırlar. Çocuklarda anne-babanın kendilerine karşı olduğu inancı gelişmektedir. Bunun yerine “Uzlaşmacı Bir Aile Ortamı” yaratmak gerekir. Bunun için ailelerin baş vuracağı en etkili yöntemlerden biri aile toplantılarıdır. Düzenli olarak yapılan aile toplantısı her bir aile bireyine yetki ve kontrol hissi verecektir. Kişilerin değerli olduğu hissini de güçlendirecektir. Aile takımının değerli bir elemanı olduğunu hisseden çocuklar, dayanışma içinde olmaya ve karşılıklı problemlerin çözümüne katkı yapmaya daha isteklidirler. Bu yol; ayrıca, çocukların diğer insanlarla da etkili bir şekilde çalışmasını öğretir ve onların kendilerini daha güçlü, yetkili ve değer verilmiş hissedilmelerine yardımcı olur. Öte yandan kardeşlerin birbirlerinin problemlerinin çözümüne katkıda bulunmaları; aralarındaki rekabeti yok edeceği gibi kendilerini “Değerli Bir Aile Üyesi” gibi hissetmelerine neden olur. • Anne-Babalar da zaman zaman çocuklarına karşı hata yapabilirler. En yıkıcı hatalardan biri, kızgın olunduğu zamanlarda çocuklar üzerinde disiplin kurmaya çalışmaktır. Öfkelenildiğinde, taraflar kendilerini savunmaya daha fazla zaman ayırmakta ve probleme işe yarar bir çözüm bulmak için uğraşmak yerine, karşı saldırıya geçmektedirler. Sinirler yatıştığında problem ele alınırsa olumlu bir sonuca varma olasılığı yüksektir. “Şimdi çok kızgınım. Sakinleşip bunu düşünmek için zamana gereksinimim var. Bu akşam / yarın bu konuda yeniden konuşacağız.” demek gerçekten en uygun olanıdır. Ayrıca kızgınlık anındaki disiplin, iletişimi kapatıp çatışmayı artırmanın yanı sıra anne-babaların söylemek istemedikleri sözler sarfetmelerine de neden olabilir. Kızgınlıkla verilen zararın ve sinirlenince kullanılan kırıcı ifadelerin düzeltilmesi çok uzun zaman alabilir. Öte yandan kızgınlık anında anne-babalar çocuklarına çok katı ve uygulanması zor cezalar verme eğilimindedirler. Çocuklar bu cezaların uygulanmayacaklarını bildikleri için aldırış etmeyebilirler. Oysa disiplin yerinde kullanıldığında, davranışları hususunda çocuğunuza dersler verebilir. Buradaki amacın, isteklerimize belli bir süre boyun eğilmesi değil, çocuklarımıza bağımsız, sorumluluk sahibi ve mutlu yetişkinler olabilmelerini öğretmek olduğu unutulmamalıdır. • Çocuk yetiştirmede en temel en etkili yöntemlerden birisi de anne-babaların “İyi Örnek” olmalarıdır. Onlara model olmak istediğiniz şekilde davranarak, çocuklarınızın yaşamında güçlü bir olumlu etki oluşturabilirsiniz. Kişiliğimizi oluşturan temel inanç ve değerlerimiz, günlük davranışlar yolu ile çocuklara iletilebilir. Eğer çocuk, fikirleri dinlenmiş ve onlara değer verilmişse; anne-babanın söylediği şeyleri daha çok dinleyecektir. Unutmayalım ki davranışlar sözlerden daha anlamlıdır. Söylenen sözler değil, daha çok; davranışlar kalıcı izler bırakır. • Her çocuk farklı güçler, zayıflıklar, ilgiler ve dayanıksızlıklar toplamından oluşmuştur. Çocuklar, aktiflik, utangaçlık, kendine güven, gerilimlere katlanma…vb. sayısız kişilik özellikleri yönlerinden birbirlerinden ayrılırlar. Aktif olan bir çocuk spora, çekingen bir çocuk zihinsel etkinliklere yönlendirilebilir. • Çocuklara her zaman önem vererek onların içinde bulundukları durumdan zevk almasını öğretmek, gelecekte karşılaşabilecek pek çok probleme karşı koymalarına yardımcı olacaktır. Anne-babaların çocukları ile “O Anı Yaşama” ları, her dakikayı değerlendirerek zamanı dolu dolu geçirmeleri ve bundan zevk almaları; çocuklara daha mutlu, memnun ve daha şevkli olmayı öğretecektir. Eğlence ve heyecan için küçük işler bile birer fırsat olabilir. Ev işlerini oyuna çevirmek ya da avluyu süpürürken şarkı söylemek, mekanın ve anın nasıl yaşanabileceğini ve o anda nasıl mutlu olunabileceğini çocuğa öğretebilir. Böylece daha mutlu ve daha sağlıklı bir çocuğa sahip olabilirsiniz. Haydi sağlıklı ve mutlu bir geleceğe; hep birlikte. Sevgiyle kalın.
Anne Babalar Çocuklarına Nasıl Davranmalı?

Anne Babalar Çocuklarına Nasıl Davranmalı?

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir